28 Ağustos 2014 Perşembe

Oğlum ; Merhaba
          Klasik bir başlangıç yaparak vakitsizlik yüzünden uzun süredir yazmadığımdan bahsetmeden ; hemen konuya girelim .

               Günler geçip gidiyor biz ise yetişmekte zorlanıyoruz. Sen ise hayatı dolu dolu yaşamaya bayılıyorsun hiç uyumadan hep ayakta olmak her şeyden haberdar olmak istiyorsun.  Doğduğundan beri en ufak bir çıtırtıda uyanan uykusuz bir bebek oldun. Ben bu güne kadar uykunun gelip uyumana pek şahit olmadım. Uyku vakitlerinde  bizde hep bir bağrış çağrış bir inatlaşma isyan vaziyetleri hakim. Henüz konuşmuyor fakat her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlıyorsun. Aynı zamanda da çok dikkatli bir izleyici ve gördüklerini hafızana alan süper bir kayıt edicisin . Ne olup bitiyorsa gözlemliyor ve taklit etmekte geri durmuyorsun , özellikle beni çok fazla gözlemliyor dişimi fırçalamaktan elimi ağzımı yıkamaktan tutun da havluya siliş şeklime  kadar aynısını yapıyorsun.
              Kalabalık ortamı seviyorsun , her zaman bulunduğun ortamdaki daha genç olanı kendine yakın buluyor ve oyun arkadaşı seçiyorsun. Babaannene halayı , halana Şeyda veya Elifi anında tercih ediyorsun. Favori oyun arkadaşlarının  arasında  Nisa Ablan ilk sıralarda yer almakta...
               04 Ağustos 2014 Pazartesi günü ilk tatiline çıktın. Evden gerek mesafe gerekse süre olarak en uzun ayrılışındı. İlk tatilini 175 Km. uzaklıkta yer alan Sapanca - Kırkpınar'da bulunan (www.guralsapanca.com ) NG GÜRAL SAPANCA' da  yaptın.
               Otele öğle saatlerinde giriş yaptık ; işte o andan itibaren bizim Kemal tam bir kabusa dönüştü oradan oraya atlayan ,zıplayan ,hoplayan , ele avuca sığmayan ,huzursuz ,aksi bir çocukla karşı karşıya kaldık. Annen de ben de bu durumla başa çıkamayacağımız kararına vararak otelden ertesi sabah ayrılma kararı aldık. O gün gece odamıza çıkana kadar tam bir felaketti. Neyse ki  nihayet odaya çıkmış ve bir parça rahatlamıştık.
               Ertesi sabah kahvaltıya inerken hepimiz bir parça daha rahatlamış durumdaydık kendimize denememiz için bir gün daha tanımaya karar verdik. Sonucunda da dört günlük küçük bir tatili gerçekleştirdik. Hepimiz hayatından memnundu. En çok da minik oğlumuz Kemal evden farklı bir yerde oraya buraya nispeten özgür bir biçimde koşuşturuyor . Evin dışındaki yeni dünyayı kendi yöntemlerine göre keşfediyor bu duruma bizi de dahil ederek eğlenmemizi sağlıyordu.
                Sonunda tatilimizi yaşadık ve bitirdik çok fazla aktivite yapmamış olsak da birbirimizle çok yakın yaşadığımız bu tatilden fazlasıyla keyif aldık. Teşekkürler canımız bir tanemiz Ali Kemalimiz...

12 Temmuz 2014 Cumartesi

İLK TERLİKLER

             Canım bir tanem  benim;
        04 Temmuz 2014 Cuma günü halanlara İftar yemeğine gittik. Halan sana alt üst bir takım kıyafet ile  senin ilk terliklerini almıştı. Şirin mi  şirin araba şeklinde masmavi terliklerdi. Evde bıdış bıdış giymeye başladın bile.
        11 Temmuz 2014 Cuma akşamı da Gülsüm teyzenlere iftar yemeğine gittik teyzen de sana pantolon almış. Anlayacağın ailenin en küçüğü ve şanslısı sensin.
         En meraklı olduğun konuların başında teknolojik ve elektrikli tüm aletler geliyor . Tablet , cep telefonu , çamaşır makinesi , bulaşık makinesi , elektrik süpürgesi , gece lambası , vantilatör , fırın ...vs. aklıma gelenlerden bazıları. Fırsatını buldun mu asla ve asla affetmiyorsun açık olanı kapamak kapalı olanı açmak ve bu konuda bizimle inatlaşmak ilk ve yegane görevlerin arasında yer alıyor. Biz ne dersek tersi konusunda ısrarlısın ; sana göre boş makine çalışmalı , dolu olup da zaten çalışan makine ise derhal durdurulmalıdır. Nedendir biz anlayamadık umarım sen nedenini biliyorsundur da konuşmaya başladığında bizlere de bu durumu izah edersin. O günü merakla bekliyoruz.
          Teknolojiyi yakından takip ediyor asla daha yavaş ve eski olan bir şeyi yeni ve hızlı olana tercihi yanlışlıkla dahi olsa yapmıyorsun. Bu arada sana ait ilk tableti de teyzen verdi Nisa ablanın önceki kullandığı tablet senin oldu. Tablet , telefon , televizyon gibi cihazları öyle bir kullanıyorsun ki bu kesinlikle tesadüf olamaz demeliyim. Hepsinin düğmesi tuşu yolu şaşırılmadan hatasız basılarak devam ediyor. Zaman zaman öyle şeyler yapıyorsun ki geri eski haline getirmekte zorlanıyoruz.
          Evimizin neşesisin gün geçtikçe daha da tatlı oluyorsun  her anımız dolu dolu seninle geçiyor. Sen bizim canımız ciğerimiz her şeyimizsin...



ARABALI   MAVİ   TERLİKLER
 
 
EVET BU FIRIN YANIYOR HEMEN KAPATMAK LAZIM . . .
  
 
TABLETİ   ELE   GEÇİRMİŞKEN   ŞU  MESAJLARIMA BİR BAKALIM . 

















16 Haziran 2014 Pazartesi

BABALAR GÜNÜ 2014

  Canım Oğlum ;
      Yine uzunca bir süre yazamamışım , son yazışımdan bu güne  45-50 gün geçmiş ama gerçekten geriye dönüp baktığında zamanın ne kadar da tozu dumana katıp hızla geçtiğini daha iyi görebiliyoruz. İleriyi  düşündüğümüzde insana  zaman , hiç akmazmış , tükenmezmiş gibi geliyor  ama hiç de aslı öyle değil . Baksana sanki  mini minnacık Kemali  elimize yeni almış gibiyiz. Minicik bedenine daha dün gibi sarılmış o mis kokusunu derin derin içimize yeni çekmiş gibiyiz.
        O günlerde bize iki sene sonrasını düşünün demiş olsalardı. Sürekli içinde patlamaya hazır bir bomba gibi gazı olan bundan dolayı da   ağlayan geceleri doğru düzgün uyumayıp en az üç dört kez bizi uyandıran ve her uyanışında da en az yarım saat kırk beş dakika uyumayan bazen en uzun uykusu on dakika bile sürmeyen  Kemale şöyle bir bakar ve çok da bu günleri göremezdik.
         Bu zaman  sürecinde senin adına  neler olup bitti şöyle bir gözden geçirelim:
     En önemlisi artık sokakta da yürümeye başladın. Bu senin için gerçekten çok büyük bir adım . Bizim içinse tam bir çıldırma nedeni . Niye mi ? Hemen anlatayım sokaklara merhaba diyen Kemal asla ve asla anne babasının elini tutmaya  yanaşmaz tıpkı kış çıkışı  baharı ilk kez gören minik bir kuzunun  kırlara kavuşma sevinci gibi kontrolsüz bir şekilde sağa sola saldırır hoplar zıplar düşer kalkar. Özgür kalmaktan başka hiç bir şeyin onun için bir önemi yoktur artık. Gelen geçen bisikleti ellemeye üstüne binmeye çalışıyorsun. Her topun balonun  peşindesin artık canın ne istiyorsa o , ötesini boş ver  o kadar benim kuzum canım . 
       Her söylenileni anlıyor tek tük kelimeler kullanıyorsun. En bayıldığın ise elektronik yani tablet cep telefonu buldun mu asla affetmiyor başına çöküveriyorsun . Abartmıyorum gayet iyi de kullanıyorsun şansa değil bilerek ne istiyorsan yapıyorsun. Enteresan belki ama gerçek. Yeniliklerle tanışıyorsun mesela yeni yemekler , tatlar ,lezzetler , meyve kuruyemiş vs.
       Severek ve vazgeçmeden  yediğin yemeklerin liste başı makarnadır. Bunun yanında pizzayla , köfteyle , ekmeği salata suyuna  batırıp yemeyle zaman içinde hep tanıştın ve memnun kaldın. Seninle yeniliklerle tanışmak da bizler için büyük bir zevk. Çoğu zaman masumca safça yaptığın şirinlikler bizleri güldürüyor ama çoğu zaman bizlerin gülmesi seni de  oldukça sinirlendiriyor.
       Sen bizim ailemizin en minik en şirin ferdisin sen bizim her şeyimiz canımızsın.
Dün Babalar günüydü annen sen ve ben dedenin kabristanını ziyaret ettik ona dua ettik. Oradan da  Ömer  dedene ziyarete gittik. Benim için babalar günü son iki senedir daha farklı bir anlam kazandı bunu kazandıran ise senin varlığından başka bir şey değildir.
        21 Mayıs 2014 günü ilk kez evimizin bahçesinde sokağa adım attın .
        20 Mayıs 2014 günü Babaannende duşta yıkanmaya başladın o gün bu gündür banyoda duşta yıkanıyorsun.
        06 Haziran 2014 günü ilk defa kendi yumurtanı soymaya başladın.
        06 Haziran 2014 günü ilk defa karpuzla tanıştın .

ARTIK SOKAKLAR BENİM


KESMECE KARPUZ
YUMURTAMI SOYDUM

28 Nisan 2014 Pazartesi

YİNE HASTANEDEYİZ

      Babacığım bugün 2014 yılının Nisan ayının yirmi sekizinci günü ve Pazartesi .

Biz yine hastanedeyiz dün gece ateşlendin ateşin 39,4 derece civarlarındaydı. Bütün gece uykunda inledin durdun . Annen senin yanında yattı , saat 02.00 gibi ateşin iyice yükseldi ilaç verdik ve sana ılık bir duş aldırdık. İlaç ve duşun etkisiyle biraz rahatladın ama sabah saat 07.30 civarları yine ateşin çıkmaya başladı . Biz de seni hastaneye götürmeye karar verdik , halan bizi Yakup eniştenin hastanesine götürdü. Uzunca bir süre doktorunu bekledik muayene ettikten  sonra kan ve idrar tahlili istedi . Senden kan almak çok zor oluyor ama genelde hep doktorlar da istiyor sanırım bu çocuk hastaların kaderi birazda.
      Neyse ki  çok çok vahim sonuçlar çıkmadı da bizi eve yolladı ; bizi hastanede yatırabilirdi de. İnşallah gece ateşin yine yükselmez de bu vartayı da bu kadarla atlatırız. Sana ve bize geçmiş olsun benim canım kuzum .
      Şöyle genel gidişata bir baktım da en son seninle ilgili notları yaklaşık bir ay önce kayda almışız ve yine hastane anılarıymış . Büyüdüğünde sakın demeyesin '' yahu  baba benim hayatım hep hastanelerde mi  geçti ? '' Yok canım babam tarih öyle denk gelmiş bu bir aylık sürede bir çok eğlenceli şeyler de yaptık seninle , bir kere artık her denileni anlıyor ve istediğini de anlatıyorsun . Biz zaman zaman anlamakta güçlük çeksek de sen pes etmiyor bizi su istiyorsan elimizden tutup mutfağa veya istediğin diğer şeylerin yanına götürüyor ve işaret ederek istediğini gösteriyorsun.         
              Ayrıca oldukça inatçı bir çocuksun sinirlenince elindekini yere fırlatıyor veya bize tokat atmaya çalışarak taarruza geçiyorsun. Çoğu zaman da başarılı oluyor bizi de sinirlendirmeyi başarıyorsun. Biz de bazen sabırlı bazen sabırsız olsak da neyse ki kısa sürede barış imzalıyoruz öpüşüp barışıyoruz. Tanımadığın biri sana uzaktan da olsa bakıyorsa kimin kucağındaysan ona tokatı patlatmaya başlıyorsun. Artık aklın sıra sanırım hoooppp ne oluyor uyuma şu karşıda ki bana bakıyor müdahale etsene demeye getiriyorsun herhalde. Yalnız şaka bir yana elin felaket ağır zaman zaman canımızı acıtmıyorsun desek yalan olmaz.
             Bu arada araba gördüğün zaman vınnnn diye ses çıkartıyorsun yollarda televizyonda gördüğün arabalara hemen vınnn diyorsun . Arabalarla oynamayı da seviyorsun , araba izlerken beni zaman zaman çok büyük heyecanla izliyorsun arabalara merakın büyük. Birde müzik ile aran çok iyi ne zaman hoşlandığın bir müzik çıksa ellerinle vücudunla tempo tutuyorsun. Makam tür senin için önemli değil eğer kulağına hoş geliyorsa bu senin için yeterli ; hem de hızlı müzikte tempoyu arttırıyor iki elini hızlı hızlı sallıyor vücudun özellikle de poponla hızlı ritmik hareketlerle dans etmeye başlıyorsun.

24 Mart 2014 Pazartesi

İLK ACİL SERVİS VE SERUM

   Canım benim ;
         Ciddi anlamda hastanelik olduğun ve serum takılan ilk hastalığını yaşadın. Tarih 13 Mart 2014 perşembe gecesiydi. İstifra ederek gece uykundan uyandın . Tüm gece boyu  istifra etmeye devam ettin ve birde nasıl istifra edileceğini bilmemen üzerine eklenince seni daha da halsiz ve yorgun düşürdü. Ertesi gün cumaydı ve iştahsızlığını saymazsak biraz daha iyiydin en azından bir şey yemesen de istifra etmiyordun.
  
        İştahsızlığın devam ediyordu. Ama cumartesi günü yine istifra etmeye başlamıştın bir de üzerine ishal eklenince artık bize doğruca hastanenin yolu gözükmüştü. Ben işteydim seni halanlar ve annen GATA Haydarpaşa Askeri Hastanesine götürdüler bende işten çıkıp oraya geldim. Saat neredeyse 20,00 olmuştu . Çocuk Kliniğinde muayenen yapıldı senden tahlil için kan alındı ve serum takıldı. Böylece ilk serumun 22 Mart 2014 Cumartesi tarihinde takılmış oldu umarım bu ilk ve son olsun Allah seni her türlü hastalıktan korusun.

24 Şubat 2014 Pazartesi

YÜRÜYORUM İŞTE !

      Canım oğlum ;
Nihayet oldu , hayatında beklenen önemi büyük günlerden bir tanesi geldi çattı kapımıza.
      21 Şubat 2014 Cuma gününün akşamı desteksiz herhangi bir yere tutunmadan ayakta durmaya başladın. Bu senin çok hoşuna gitti. Annen haydi oğlum ayakta dur dedikçe büyük bir keyifle ayakta  tutunmadan duruyor bu da yetmezmiş gibi bize türlü oyunlar yapıyordun. Annenle artık yürümenin yakın olduğunu konuştuk.
     Çok geçmeden hemen ertesi gün yani 22 Şubat 2014 Cumartesi günü akşamı Cengiz Ağabeylerine gittik ve sen bekleneni gerçekleştirdin bir kaç adım attın sonrada adımlarını çoğaltarak yürümeyi başardın. Saatler yaklaşık 22,00 civarında artık yürüyordun. Başka bir deyişle Şubat ayının yirmi üçüncü günü senin 18 aylık olduğun gündü. Yani on sekiz ayını dolu dolu bitirdiğin gün sen yürümeye başladın bu da tarihe böyle geçsin.
      Yürümekten çok hoşlandın yorulana kadar da devam ettin. Ertesi günün sabahı kalktık ve anneannenlere kahvaltıya gittik. Bu yeni maharetini onlarla da paylaştıktan sonra akşam üzeri babaannenlere geldik. Halanlar Emre abinlerde gelmişlerdi seni görmeye . Gelirken de sana pasta getirmişler senin yürüyüşünü pasta keserek kutladık.
       Bundan sonrası için de çok söylenecek bir şey kalmamıştı artık ne diyelim :
     - '' YÜRRÜ BE OĞLUM KİM TUTAR ARTIK SENİ YAAAAA......''
   

19 Şubat 2014 Çarşamba

KEMALDEN BİR İLK DAHA

Bizim Minik Kemalimiz ;
     Bugün bir yenilikle daha tanıştı daha önce çok kereler denediği ama bugün ilk defa başardığı bir şey var . Ne mi ?
     Hemen anlatayım Kemal için yeni olan  bardaktan bir şeyler içmesiydi . Günlerden Pazardı takvimimiz 16 Şubat 2014 idi , Marmara Forum Alış veriş merkezi içinde bulunan markette bize bardakta ikram edilen Dimes marka Şeftali Meyve suyunu içmeyi başarmıştık .Bundan Kemalim de çok hoşlandı.

11 Ocak 2014 Cumartesi

ATEŞLİ , HUZURSUZ , İŞTAHSIZ VE KEYİFSİZ BİR KEMAL


         Canım oğlum bugün 2014 yılının Ocak ayının on birinci günü günlerden Cumartesi ben işteyim sen annenle birlikte evdesin . Dün gece senin için ve de bizim için zor geçti hiç uyumadık gibi bir şey gece belki on beş  yirmi kereden fazla uyanmışsındır. Diş çıkartıyorsun ateşin var huzurun yok uyuyamıyor doğru düzgün yemek  istemiyorsun. Keyifsiz ve ne yapacağını bilmez bir kararsızlıkla mızırdanıyorsun. Biz de senin kadar kötü olmasak  da  çok da iyi durumda sayılmayız. Uykusuz bitkin ve yorgunuz. Bu arada 09.01.2014 Perşembe akşamı annen apartmanın merdiveninden düşerek ayağını kırdı. Ayağının bağlarında incinme ayağının üst kısmındaki kemikte de kırık var ayağını alçıya aldık . Bir ay boyunca ayağı  alçıda  kalacakmış . En büyük tesellimizin senin annenin kucağında olmaman. Allah beterinden hepimizi korusun.
           Yani anlayacağın annen alçılı ayağıyla sana ; ben de  tüm gayretimle elimden geldiğince  ikinize bakmaya çalışıyorum .
           Önümüzdeki bu 4 haftalık zorlu süreçte Allah hepimize gayret kuvvet sabır versin yardım etsin ...
            Görüşmek üzere evlat. . . .

8 Ocak 2014 Çarşamba

2014 ' den MERHABA

    Canım oğlum ; 2014 yılının ilk günlerine girmiş bulunmaktayız . Yeni bir yılı daha karşıladın bu senin ikinci yılbaşındı. Geçen seneki fotoğraflarına şöyle bir bakıyoruz da sen  bayağı bayağı büyümüşsün minik bir adam olmuşsun yahu .
     Yeni yıla halanlarda girdik geçen sene çok daha fazla fotoğrafın vardı bu sene o kadar  çekemedim . Niye diyeceksen artık senin resmini çekebilmek güçleşti. Kıpır kıpır , fıkır fıkır , kabuğuna sığamayan , yerinde duramayan bir Ali Kemal oldun çıktın . Meraklı bakışlarının ardından  hızlı ataklarınla sana yetişmek artık zorlaştı henüz yürümesen de emeklerken isteyince aşırı hız yapabiliyorsun.  O minik kafanın içinde sürekli yeni neyi keşfedebilirim minik parmaklarımla neyi kurcalar o minicik burnumu nerelere sokabilirim
         04.01.2014 Cumartesi ilk defa evimizdeki koltuklardan kendi başına inmeyi başardı. Tabi ki burada seni çalıştırıp inmeyi öğreten annenin de hakkını yememek lazım. Artık koltuktan iniyor indikten sonra da kendini alkışlamayı ihmal etmiyorsun.
         Hatta geçen gece seni uyurken arabadan indirdim evdeki koltuğun üzerine yatırırken uyandın uyku sersemiyken bile koltuktan inerek gece gece kendini alkışladın eeee bize de seni alkışlamak düştü ne yapalım. Gece yarısı uyanıyor mamanı içiyor bitince de şampiyon yapıyorsun kendine . Şimdi şampiyon da ne diyeceksin hemen sana anlatayım yemeğini mamanı bitirince veya herhangi bir işin bitiminde kolunu bazen de kollarını havaya kaldırarak ııhhh diye bir ses çıkartarak bizim de desteğimiz ve alkışlarımız ile kendini ŞAMPİYON ilan ediyorsun benim minik ASLANIM..... Pardon ŞAMPİYONUM . . .